16 Ağustos 2017 Çarşamba

xwen


   Yakup'u özlüyorum blog. bu özlemenin kendisi, yakup'a has mı emin değilim, özlediğim kişi belki de şimdi yakup değil, üniversitede, yemekhanede, üstüne uymayan kot ceketli, saçları dağınık, tütün saran varsa şansı birilerinden camel soft içen o çocuğu özlüyorum. Yok. Şimdi karşısına çıksam, onun olmadığını biliyorum. Yüzüne bağırmak isterdim, "bizi ne kirletti? bizi ne kirletti?" Kar neden yağar, diye bağıran gölgesizler kitabından fırlama.

                                       bu yüzsüz çağda, sen içimde duruyorsun büsbütün*

   Esra var, iyi arkadaştır, kuzeni 5.kattan aşağı bıraktı kendisini blog. Pek tanımam kendisini, Esra'yı da, aramadım da zaten, intihardan sonra aranmaz, tanıdık, eren filan sordum, "neden yapmış?" kimse bilmiyormuş, biliyormuşça saklıyorlarmış gibi hissetmek istedim. Kanayan bir yaradan dolayı ölsün istedim. En azında değecek bir şey. Bir sevdicek. 


   Kimi sevmeye çalışsam olmuyor blog. Kirli. Çürümüş. Nuriye ve Semih'e bile az kişi gelmeye başladı. Midem kaldırmıyor blog. Savoy'a sık takılır oldum. Geçmişimi arıyorum blog. Bize yedirilmeyen geçmişimi. 

   Savoy'da dünya umrunda olmayan ibnelere bakınca, için için kendime kızıyorum. İçin için piste buyur ediyorum kendimi. "İntihar etmeyeceksek, dans edelim bari?" 

   Ozan'ın anlattığı, çocuğu stalkladım blog. Aynur doğan severmiş. Yakup; sevdirmişti bana Aynur doğan'ı, Ulucanlar, ilkokulun karşısındaki evde, okul çıkışı gibi şen bir sesle, "Bu kim?" demiştim, bilmediğime kızıyordu, onları tanımadığıma, onları bilmediğimize, tanınmak sorununu için içine indirmişti. Ozan'ın yerinde olsam, o çocuğu severdim. Birilerini sevmek için erken bir yaşta. Çocuğun, internette bir fotoğrafını bulunca, ağladım blog. 

                                              bir küfür gibi evde oturuyorum*

   Savoy'da Ankara Tıpçıyı gördüm. Sevdiği şarkıyı "strangers by night" şarkısını açtım, serbest müzikten. Yanıma geldi. "Seni gördüğüme sevindim." dedi. Yüzüne baktım. Aşağılıkkompleksi akıyordu. Eve geldik. Eren ile sohbet etti. Eren hastanede çalışmadığı için ona ilginç geliyordu anlattıkları. Kahve yaptım. Kahve kokusu sardı. Mazzy açtım. Ozan'a yazdım. Onlar konuşurken. İğrendim sonra Ozan'dan da. İğrendim herkesten. "Dağılın lan" demek istedim. İçeriye girip AtErdoğan'ın kafasını kesmek sonra. Shinning. Görüşmemeye yine karar verdim sikik doktor ile. 

   Beşir yine aradı blog. Her şehirdışına çıktığında, benden para istemesinden, paramın olmamasından, her parasız kaldığımda, üniversitedeki korkunç yıllarıma döneceğimi sanmaktan yoruldum. Ölsün istedim blog. İnşaattan aşağı düşsün, iş kazası densin, 3. sayfa haberi olsun istedim. 

                                        benim mutsuzluğumu da borçlu değil misin bana?*

 Beni kendi abisinden, babasından tiksindiren bir hayat yaşattığı için, solcu olmalıyım diye düşünüp sendikaya gittim. Solcuların 3. sınıf tatil hikayelerini dinledim. Halkevci Hüsnü'yü düşünüp 31 çektim. 

  Yakup'u özlüyorum blog. Özlediğim yakup mu, çürüyen bir yerlerden gelen saflık mı emin değilim. Belki de aynur doğan'ı özlemişimdir. 

                                                     bana en yakın uzaklık sendin.*


* Birhan keskin'in dizeleridir.