5 Ağustos 2016 Cuma

Bir Onlar Bir Biz


                                       İbnelere' ya da kendine düzcinsel demeyenlere;
                                                                         


İbneler ile toplanmayı seviyorum. Çünkü onlarla konuşmak; bazen ihtiyaç duyduğum bir şey, bazen de bize dayatılandan farklılığı gösterebildikleri için seviyorum. Buluştum. Ya bileklerimi kesecektim ya da Emre'yi arayacaktım. Çinçin'in - Melih Gökçek'in daha dağıtamadığı yerin-  arkasında bir eve gittim. 

Sıkılmıştım. Dilek aramıştı da. Gitmemiştim. Onun makalemi ne yaptığımı, "Akademisyen olamazsın" diyen süt suratlı kadını sormasından, "Abdurrahman'ı unutmadın daha" diyecek bokluğuna katlanamazdım. Göç idaresi kaynıyormuş. Yabancılar hukuku, Kanunu, Ayten'in depresyonu - yalnızmış, daha evlenememiş, - Eren ile sikik mülteci hikayelerini dinlemek istemedim. Sözüm var dedim. 

Sıkılmıştım. Ayten ile geçen hafta buluştuğumuzda, sırf ibneyim diye kurumundaki ablası ile tanıştırmak için çağırmasından. Rolümü iyi oynadım. Kızmayın. Mutfakta ayten söyledi, "açık biri ama işte görmeden, değişmiyor, biraz bahset filan" dedi. İğrendim. Numune miyim lan ben?! Balkonu güzeldi. Abdurrahman ise severdi Ayten'i. Katlandım. Bak Abdurrahman; senin için numune de oluyoruz. Gayler çok cici.!

Sıkılmıştım. Ceyda ve Eren'in dönmemesinden. Berna'nın. Tuba'nın. Bir gizem. Mutfağa çağırdı da gittim. Bulaşık yıkadım. Krizdeydim. Gizem "anksiyete" dedi. 

Ev kalabalık. Dağılmışız. Biraları koydum. Çinçin gecekondularının ışığı yanıyordu daha. Yıllar önce; burada yakup vardı. Onu hatırlamıyorum artık. İlginç. 
Tanıştık kafaüstü. Yere oturdum. Bira açtım. Her biri ileride parlak kariyeri  ya da bir yerlerde memur olacak , gizli gay rolüne bürünecek, kimbilir evlenecek, biraz şansı olan kendi gibi yaşayabilecek, kalabalık eşcinsel sürüsüydü. İçimi huzur kaplamıştı. 

Emre hornet'e bakıyordu. Koli için. Kızdık. Bazımız. Bazımız ise "cinsel özgürlükten" bahsedip Emre'yi rahat bırakmamız gerektiğini söyledi.. Ben ise yavaştan Rıdvan ile konuşmaya başladım. Direk konuya girdi. "Kız seni farketmiyorlar mı?" Ne iş yaptığımı bilmiyordu ki. Güldüm. 

Geceye Mabel Matiz koklamasaydık olmazdı. Sinan sevmiyormuş. Ben de "ölü pantolon bizi anlatmıyor mu" dedim? Rıdvan "ufff" çekti. Melankoli takılacaksam, siktirmeliymişim evden. 

- "Ferzan Özpetek filmlerinden fırlamışsın gibi" dedim sonra ben Rıdvan'a. Cahil Periler. Duymamış. Ayıpladı Emre; "kız Ferzan Özpetek'i nasıl duymazsın?" Zaten filmlerden fırlamadık mı biz?

- Güzel film.  dedim. "Koray da var; "seversin Rıdvan" dedi Emre. 
"Kargo" açtık sonra. Renklerin içinde.

Pencereye kalktım. Bira keyfimi getirmişti. Rıdvan az sonra şebnem ferah kasetleri getirdi. "Bunu dinleyelim sadece" dedi. Güldüm. "Olur?" Sinan hiç konuşmamıştı. 

- "Kız sen bir heteroya mı aşıksın?" dedi. Bira ağzıma takıldı. "Nereden bildin?" Çünkü her ibne bir gün bir heteroya aşık olur. Rıdvan "ben heteroseksüel erkeklere inanmıyorum, herkes biseksüel" dedi. Çinçin'de ışıklar daha sönmemişti. Atletli bir adam çekirdek çitliyordu. Sevgilimle oğlum diyordu Şebnem Ferah.

- "Biseksüel olduğunu farkeden erkeklere içelim o zaman!" dedim. 

- Herkese veren pasiflere! Aktif ama gayim diyenlere! İntihara kalkışmamıs lubunyalara!

Kahkaha attık. "Sertap erener açalım ya" dedi Mustafa. cigara sarıyordu. Koktu. Şaşırdım. "İçer misin" dedi. "Aşığa iyi gelir." dudağını ıslatıp sararak sırıttı. Gözleri küçüldü.  Kürtçe şarkı açtı Sinan. 

Rıdvan "ayyy uff tam başladık şimdi." Sus kız faşist!" dedi Sinan. 

- "Bu var ya MHP'ye oy verdi." dedi Sinan bana dönerek. Kahkaha attım. İnanmadım. "Evet, ne olmuş?" dedi rıdvan. "Nasıl ya?" Sonra "ben lisedeyken MHP'li birine aşık olmuştum." dedim. Pişman oldum söylediğime. 

- "Ay ne yapayım ülke bölünsün istemiyorum" dedi rıdvan. Güldü Emre. Rıdvan'a Ouz'u  gösterdim. Beğenmedi. "Verdin mi kız ona" dedi. "Yok" dedim. Gülümsedim. "O şimdikinden daha da hetero. Öyle her erkek biseksüeldir ayakları sökmez ona!" . 

Cigara öksürttü. Emre çok güzel çekti. Cigaranın ucundaki ateş alev aldı. Koktu etraf. Özlemişim. Emre'nin yanına geldim. Omzumu açtım. Öptü Emre. Rıdvan "Çocukken sahip olduğum kırmızı rugan ayakkabılar" şarkısına eşlik ediyordu. Bu gece yeryüzü arabesk! 

Emre'ye sarıldım. Kokuyordu. Cigara dönüyordu.

- "Tecavüze uğradım!" dedi rıdvan. Birden. Şarkı devam ediyordu. Yanına gidip; dans ederek; "tecavüz bize bahşedilen bir onur, senin bu bölünmesini istemediğin ülkendeki erkekler tarafından" diye fısıldadım. Emre'nin ağzını öptüm. Dilimledim. Cigaradan biraz daha aldım. 

-"HIV Pozitifim ben de" dedi, Mustafa. Zor gece olacaktı. "Keşke içmeseydiniz be şunu" dedi Emre. AIDS ile HIV Pozitif aynı şey değiimiş.? 

- "Babama oral seks yaptım bir keresinde "dedi Sinan. Bu kadarı fazlaydı. Emre'ye dokundum. Omzunu sıktım. Ağlamamalıydım. Güçsüz görünme faslını Abdurrahman'a vermiştim. 

Bizden alsınlar artık ağlamalarımızı, alsınlar yere batmalarımızı, alsınlar bizden kelimelerimizi, bizden alsınlar, biz suskun olalım, biz sakin olalım, biz başaralım, bize ne efendi çocuklar desinler, bize ruh hastası bu demesinler, bize ne kadar işinde presentable desinler, bize akademi desinler, plaza desinler, beyaz mobilya desinler,,,

Sustuk. Türkçeden sıkıldık. Güney Afrikadan bir şarkı açtım. Barış bıçakçı koksun istedim. 

- "Bir sene boyunca bana iş vereceğini düşündüğüm adama verdim." Emre. İş vermemiş. Bir süre erkeklerden uzak durdum. "Kız arkadaş bile yaptım" dedi. Bu gece sevişecektim onunla. 

Çinçin ışıklarını kapattı. Atletli adam içeri geçmişti. Bana düşeni de oynamalıydım. 

- "Bir gün Diyarbakır'a sevdiğim adamın köyüne kaçarken; param yoktu; üç kişiye aynı anda verdim. Günlerce kanadı."   Bitirdim rolümü. 


Güney Afrikalı şarkıcı; şarkısına devam ederken; cigara dumanları arasında Küçük iskender bize şiir yazdı sanki; 

seni ilk gördüğüm gün;
bir martı oydu iki gözümü de.